The Restaurant at the End of the Universe

Pek uzun zamandır bu günlüğü sadece veda yazılarımı yazmak için kullanır olduğumdan geleneği bozmamak adına bir tanesini daha yazmadan geçemedim. Buyrunuz buradan yakınız;

Temmuz 2008'den beri Symantec çatısı altında yürüttüğüm profesyonel çalışma hayatım Aralık 2009 itibariyle sona erdi. TÜBİTAK çatısı altından çıktıktan sonra gözlemleme şansı bulduğum dış dünyada olup bitenleri algılayabildikten sonra, beraber çalışılabilecek en düzgün ekiplerden biri ile ile yaklaşık 1.5 sene boyunca çalışma şansı bulduğum için kendimi gerçekten hallice şanslı hissediyorum. Hazır yeri gelmişken başta harika bir teknik adam, nefis bir insan ve kusursuz bir patron olduğu için Burak Dayıoğlu'na, güzel bir takım olma becerisine sahip çok az ekipten biri oldukları için tüm Symantec Türkiye Danışmanlık ekibine, ve her biri işinin erbabı olan Symantec Türkiye Satış ve Satış Öncesi ekiplerine teşekkür etmeden bu yazıyı tamamlayamayacağım.

Bu süre zarfında dış dünya diye tabir etmekten nedensiz bir zevk aldığım o yerde o kadar çok mutsuz, yerinde saymayı gelenek haline getirmiş, tabansız bir özgüvenle konuşan ve/veya hareket eden, düşünce sistemindeki çarpıklıklardan dolayı o yaşa kazasız/belasız gelmiş olabilmesi bile mucize olabilecek, yaptığı işi sevmeyen/saymayan v.b. insan ile tanıştığımdan verebileceğim yegane tavsiyem gelecekteki iş yerinizi ve iş arkadaşlarınızı seçerken dikkatli olmanız olabilir. Aksi halde, ne yazık ki bence pek doğru dönmeyen bir çarkın, kırık/arızalı/aksak bir parçası olarak bitmenizin çok zor ve zaman alıcı olmadığını tecrübe etmekte pek zorlanmayacağınızı düşünüyorum. Bu tabi ki sektör diye tabir edilen dış dünyanın her yanının böyle olduğu anlamına gelmemeli, bu süre zarfında sayıları iki elin parmakları kadar bile olsa da tanıştığım pek değerli insanlara da buradan selamlar olsun.

Aralık başından itibaren Princeton Üniversitesi, Bilgisayar Bilimleri bölümünde yürütülmekte olan Planet-Lab projesinde Araştırmacı sıfatı ile çalışmaya başladım. Bu hamlenin doğal bir sonucu olarak da pek yakın bir gelecekte ABD'ye taşınıyor ve hayatımın şimdilik bilinmez bir süresini oralarda geçiriyor olacağım. Dünyanın en saygın akademik ortamlarından birinde, harika bir kampüste, birbirinden değerli insanlar ile beraber çalışma fırsatı yakalamış olmaktan dolayı son derece heyecanlı ve mutluyum. Bu değişikliğin bir diğer tadından yenmez güzelliği ise pek değerli dost Barış Metin ile, her ne kadar aynı ülke sınırları içinde olmayacak olsakta, beraber çalışacak olmamız...

Bu değişikliğin kaçınılmaz olarak yanında getireceği bir seri özlemi omuzlama yardımcı olan/hayatlarında olan ve olacak olan bir sürü değişikliği sessizce kabul eden pek sevgili ailem'e, her kararımda koşulsuz yanımda olan/beni kendinden önce düşünen/nefes aldığım her anımda iyi ki varsın dediğim pek değerli hayat arkadaşım Seda'ya ve bu geçen senelerde her birini tanıma şansı yakaladığım için sonsuz mutlu olduğum onlarca değerli dostuma da her şeyden çok teşekkür etmeden ve "iyi ki varsınız ve her anımda hep olun..." demeden bu yazıyı bitirmek tatlı yemeden sofradan kalkmaya benzeyeceğinden (ve bu bazı kültürlerde ölümle bile cezalandırılabilecek ciddi bir suç olduğundan) kendilerine buradan da bir kez daha seslenmeden edemedim.

Ne demişler, "So Long, and Thanks for All the Fish..."