Çanakkale...

Çanakkale'den geleli 2 gün oldu fakat birşeyler yazabilmeye ancak fırsat bulabildim. Öncelikle harika ev sahipliği, arkadaşlığı ve bana Çanakkale'yi görme fırsatı verdiği için pek Sayın Necdet Yücel'e ve ekibine sonsuz kere teşekkür etmek istiyorum ayrıca Necdet beyin Sayın eşine de 3 gün boyunca Necdet'i ve ara ara ufak Uğur'u esir etmemize ses çıkartmadığı için saygılarımı sunuyorum :), tek kelime ile herşey inanılmazdı.

 


 

Seminerler hallice güzel geçti, katılım sınav haftası olmasına rağmen güzeldi ve içimde birikmiş bilimum şeyi bol bol konuşma fırsatı buldum, hatta bir ara "Ters nefes tekniğini ve LISP makrolarını" bile yorumlama şansına eriştim.

 

 

 

Çanakkale'ye gelince, şehir beni büyüledi ama içimdeki derin yarayı çarşamba günü Gelibolu'ya bizi gezdirmeye götüren Necdet Yücel ve Oğuz Yarımtepe açtı. Uzunca zamandır hem Çanakkale'yi görmek hemde Şehitlikler'i gezmek için inanılmaz bir istek duymaktaydım, hatta meren ile n kere gitmelere kalkmamıza rağmen bir türlü fırsat yaratamamıştık.

 

 

Gelibolu'ya gidince/görünce kendi kendime insan gerçekten burası için savaşır dedim, inanılmaz bir tarih, tüyler ürpertici mekanlar, inanılmaz manzara ve doğa beni benden aldı.

 

 

Bu kadar güzelliğin arasında en çok tabiri caiz ise sinirime dokunan ise Şehitler Abide'sinin tabir gene yerinde ise inşaat alanından farksız durumda harap ve bitap durumda olmasıydı, utanmadan burada mezar taşları vardı kaldırdık otopark yaptık yazan tabelalar, halen inşaat sahası durumunda olan kaide, ortalarda gezen eli kazma/kürekli bir sürü inşaat çalışanı durumun ve mekanın tüm büyüsünü bozuyordu ne yazık ki.

 

 

 

İngiliz, Fransız askerlerinin mezarlıklarındaki sanki güzel dizayn edilmiş bir parka gelmişsin havası ne yazık ki kendi askerlerimiz için yoktu, oysa o mekanlar 1930'lu yıllarda açılmıştı oysa yıl 2006 olmuştu ve Türkiye tarihinin en önemli mihenk taşlarından birinin atıldığı mekan kaderine terkedilmişti.

 

 

Gezimiz sırasında Arıburnu, Conk Bayırı, 57. Alay anıtı, Atatürk'ün siperde durduğu ve şu ünlükalbinin üzerine gelen kurşun ve saat anının yaşandığı mekanları görme şansına eriştim, gene ne yazıktır ki kocaman heykelin altında küçücük harflerle bu saatin Almanya'da sergilendiği yazıyordu.

 

 

Siperlerin birbirlerine metreler ile ifade edilebilecek mesafede olduğu, 250.000 kişinin hayatını kaybettiği, tarihin yeniden yazıldığı Çanakkale'nin bir milli servet/değer olması gerekirken bu halde olmasına üzüldüm ama bu kadar görmek istediğim bir yeri görme şansına eriştiğim için heyecanlandım, sevindim, duygulandım.

 

 

 Tek kelime ile hayatımın en güzel 3 günlerinden birini yaşadım, herkese tekrar teşekkür ederim  :)