Özgür Yazılım ve Açık Kaynak Günleri 2006

Geçen hafta sonu Özgür Yazılım ve Açık Kaynak Günlerine katıldık Pardus olarak, ben etkinliğin sadece cumartesi günü mekanda bulunma şansı yakaladım. Etkinliğe katılım malesef genel olarak az ve yetersizdi, fakat Pardus sunumu ve özellikle PiSi Atölyesine ilgi çok güzeldi, evrensel işletim sistemi insanının (Branden Robinson) sunumunun, ulusal işletim sistemi insanlarının atölye çalışmasında çok fazla insan olması ve diğer salonların neredeyse boş kalması sebebi ile yarım saat gecikmesi ise bizi son derece üzen bir an olarak belleklerimizde yerini aldı. Keşke yeterince çok katılımcı olabilse ve tüm salonlar hınca hınç dolabilseydi.

Katılımın az olması ve cumartesi günkü diğer seminerlerin ilgimi çekmemesi üzerine bende fırsat bu fırsat diyip uzun zamandır göremediğim LKD insanları ile bol bol sohbet etme, gülme, eğlenme fırsatı buldum. Etkinlik dedikoduları arasında ise Ian Murdock'ın daha sorulmadan "Dünyanın sorununu çözeceğim diye uğraşacağıma yerel sorunlara odaklanırdım, burada da size özel Linux dağıtımları varmış, ben bu ülkede yaşasam onları kullanırdım" lafı akabinde etkinlikten ayrılırken yanına aldığı Pardus 1.0 CD'si ve Linus'un Bilmediği GNOME seminerinde Amarok'un anlatılması bu sohbetlerin değişilmez parçası oldu.

Kafası çalışan insanların aynı zamanda komplekslerinden sıyrılmayı başarmış, oldukları yerde saymayı meziyet zannetmeyen bireyler olması gerçekten bir doğa kanunu sanırım. Uzun zamandır düşünüyorum, bir yazılımın veya markanın kullanıcısı olmak o kişilere o yazılım veya marka üzerinde ne kadarlık söz hakkı sağlayabilir diye. O yazılımı veya markayı arkadaşlarına önermek, artılarını/eksilerini ortaya koymaktan başka fanatiklik derecesinde sanki hayatın anlamını onda bulmuşcasına bir tutku ile ne dediğini bile bilmeden konuşmak kime ne yarar getirir diye. Yada bu "cı" ekini kim vermiştir bunlara diye, linuxcu kimdir, kernelci ne yapar, phpci ne yer, pythoncu ne içer? Kullanıcı olmak ile fanatik olmak arasındaki o ince çizginin ucunu kaçıranlar ne düşünüyor acaba diye hep merak etmişimdir. Tüketmekle gurur duymak nasıl bir duygudur ki? Ya da neden üretenlerden duyulmaz bu gereksiz sözler fakat hep tüketenler sakız yapar ağzına? Bir Ian Murdock'a bakıyorum elinde CD ile etkinlik alanından ayrılırken, bir Branden Robinson'e bakıyorum bu dpkg adam olmaz, yeniden yazmak lazım derken, ne dediğini, niye dediğini bilir halde bir de Gezegen okuyorum ara sıra, insan işte öyleside var böyleside diyorum kendi kendime. O değil de, boş adamlar kendini birşey biliyor zannederek ortalarda dolaşıyorlar ya, ona yanarım.